KOSOVA; NEDEN KANLIOVA?
Dünya; 21.yüzyila girerken, Avrupanin
ortasinda asrin drami yasaniyor. Büyük Sirbistan Devleti kurma hayali ile yanip
tutusan Sirp askerleri, Kosova topraklarini da Büyük Sirbistan Devleti içine ilhak etme
amaciyla, Müslüman Kosova halkina yüzyilin en siddetli baski, zulüm, iskence, sürgün
ve soykirimini uyguluyorlar. Bu arada NATO ülkeleri, Kararli Güç Harekâti
adiyla, Sirbistana askeri müdahalede bulunuyorlar. Bu müdahaleyi firsat bilen
Sirplar, Kosovada Etnik Temizlik (!) harekatina girisiyorlar ve genç
ihtiyar, çoluk-çocuk demeden tüm Kosovali Müslümanlari, komsu ülke sinirlarina dogru
sürgün ediyorlar. NATO ülkeleri, Sirbistana saldirdikça, Sirp askerleri,
soykirim ve sürgünün siddetini kat kat artiriyorlar ve Kosova, adeta bir Kanliova
oluyor.
Osmanli Hakimiyetinden
Bugüne kadar, Kosova
Kanliova durumuna
düsürülen Kosovanin tarihi incelendiginde, Sirplarin bugünkü insanlik disi
uygulamalarinin sebeplerini görmek mümkün. Kosova, 1389da Osmanli topraklarina
katildiktan sonra, Üsküp Sancagina baglaniyor. 1455de Kosovanin
kuzeyindeki topraklar da alindiktan sonra, bölgede Rumeli Eyaletine bagli Vuçitrin
ve Üsküp sancaklari olusturuluyor. 1800lü yillarda önce Manastir, sonra Sofya
vilâyetleri içinde kalan Kosova, 1878 Ayestefenos (Yesilköy) Antlasmasiyla vilâyet
konumuna getiriliyor. 1896 yili istatistik verilerine göre Kosovanin Yüzölçümü
28.000 km2, nüfusu 850.000 kisidir. 1913 yilinda ise, yüzölçümü 33.000 km2., nüfusu
1.085.000 kisidir ve bu nüfusun dörtte üçü müslümandir.
Kosova Vilayeti, Balkan Savaslari sirasinda (1912-1913) , Sirplar tarafindan isgâl
ediliyor. Titonun 1945de kurdugu Yugoslavyasinda mihenk tasini Sirbistan
olusturuyor. Bir yil sonra (1946), Federal Cumhuriyetler olusturulurken, planli ve kasitli
olarak, Kosova Vilâyeti üç parçaya bölünüyor. Güney kesimleri Makedonya, kuzey
kesimleri dogrudan Sirbistan topraklarina katiliyor. Orta kesiminde ise, eski Kosova
Vilayetinin (33.000 km2) üçte birini olusturan oldukça küçültülmüs dar bir
alanda Kosova Özerk Cumhuriyeti kurularak Sirbistan Sosyalist Cumhuriyetine baglaniyor.
Iste bugün bütün kanli olaylar, Sirbistan topraklari içinde kalan 10.887 km2.lik
topraklarda oluyor. Linyit kömürü, kursun, çinko, gümüs ve altin madenlerinin çok
oldugu bu topraklarda, 1999 yili baslarinda 2,5 milyon kadar nüfus vardi ve bu nüfusun
%90ini Arnavutlar, %6 Sirplar ve %4ü de Türkler, Hirvatlar ve Bosnaklar
teskil etmekteydi. Yönetim merkezi Pristine 200 bini asan nüfusu ile en kalabalik
yerlesim merkezini olusturuyordu.
Kosovanin Jeopolitik Önemi
Kosova, dünya
haritasina bakildiginda, yüzölçümü çok az olmasina ragmen, çok önemli bir konuma
sahip. Cografi konum olarak, Avrupa kitasinin güneyinde yer alan Balkan yarimadasinin
kuzeybatisinda yer alir ve Türkiye ile Bati Avrupa ülkeleri arasinda köprü görevini
görür. Mikro düzeyde, Balkan ülkeleri ile Türkiyenin bati Avrupa ülkeleri ile
baglantisini saglar. Makro düzeyde ise, Avrupa-Asya-Afrika kita ülkeleri arasinda hem
karayolu ve hem de demiryolu yol güzergâhi üzerinde bulunmaktadir.
Kosovanin din faktörü açisindan
incelendiginde, Katolik Hiristiyan- Ortodoks Hiristiyan ve Islam Dünyasinin Avrupa
kitasinda bulustugu konumda yer alan Müslüman bir ülkedir. Bir bakima Islam
Dünyasinin Avrupada Hiristiyan ülkelerine sokuldugu bir ülke oldugu kadar,
Katolik Hiristiyan olan bati Avrupa ülkeleri ile Ortodoks Hiristiyan Avrupa ülkelerinin
bulusma noktasindadir. Her seyden önemlisi, bütün çabalarina ragmen bir türlü sicak
denizlere açilamayan Rusya Federasyonunun Adriyatik denizine açilma umudunun oldugu bir
konumda yer alir. Bu jeopolitik özellikleri ile, Kapitalist Bati Dünyasi ile (eski)
Komünist Dogu Dünyasinin kapistigi bir cografyayi teskil eder. Kendisinin
Müslüman bir ülke olmasi nedeniyle, Islam Dünyasinin Avrupadaki gözde
topraklaridir.
Dünya üzerinde az bulunan ve büyük bir
jeopolitik öneme sahip olan Kosova, Güneydogu Avrupada, Yeni Dünya
Düzenini temsil eden Bati ülkelerinin doguya dogru, Rusya Federasyonu yanlisi
sosyalist ülkelerin batiya dogru, Islam Dünyasinin kuzeye dogru yayilma kavsaginda
kilit bir ülkedir. Daha dogrusu dünya güçlerinin çarpisma noktasinda, önemli bir
kriz fay hattini teskil eder.
NATO,
Kararli Güç Harekâtini neden düzenledi?
NATO, Bosna Savasinda, harekât
düzenlemedi. Avrupa ülkeleri savasa pek fazla karismak istemediler. Bosnali
Müslümanlar, bagimsizlik savaslarini kendileri verdiler. Tüm bu gelismeler, Avrupa
ülkelerinin pasifligini ve vurdumduymazligini ortaya koymus ve özellikle Islam Ülkeleri
ile gelismemis ülkelerde, Avrupaya karsi güvensizlik ortaya çikmistir. Nitekim bu
gelismeyi, A.B.D Üst Düzey Strateji uzmanlarindan Zbigniew Brezinski;
Avrupanin Yugoslavyada dökülen kanlara kararli bir biçimde müdahale
edemeyisi de Avrupa ülkelerini saran bu dar görüslülük ve bencilligin bir
sonucudur.diyerek, Avrupayi dar görüslülük ve bencillikle itham
etmektedir.
Avrupanin dar görüslülügü ve
bencilligi sonucunda Bosna bagimsizlik Savasinda tek basina birakildi ve pek
tabiidir ki, Demokrasi Öncülügü yapmaya çalisan Avrupanin Hür Dünya ülkeleri
nazarinda, çok kötü bir puan almasina neden oldu. Hatta dünya siyasi kamuoyunda AB ve
NATO gibi kuruluslarin varligi tartismalara konu oldu. Özellikle Sovyet Rusyanin
dagilmasi ve kizil tehlikenin ortadan kalkmasiyla birlikte, NATOnun gereksizligi ve
dagilmasi gerektigi söylenmeye basladi. Bu nedenle NATO, hem güçlenmeli, hem de
genislemeliydi. Bu zorunlulugu, Zbigniew Brezinski; Yeni bir Avrupa hâlâ
sekillenmektedir ve bu yeni Avrupa jeopolitik olarak Avrupa-Atlantik
bölgesinin bir parçasi olarak kalacaksa, NATOnun genislemesi esas niteliktedir.
Eger Amerika Birlesik Devletleri tarafindan baslatilan NATOnun genisletilmesi
çabasi duraksar ve tökezlerse, bir bütün olarak Avrasya için kapsamli bir ABD
politikasi mümkün olmaz. Böyle bir basarisizlik Amerikan liderliginin itibarini
düsürür, genisleyen Avrupa kavramini paramparça eder. diyerek, gayet açik bir
sekilde dile getirmistir.
Bosna Savasi biter bitmez, Sirbistan; bu defa,
Kosova halki üzerinde baski ve katliamlarina basladi. Bu baskilar gün geçtikçe
siddetlendi ve soykirima dönüstü. Avrupa ve Amerikan basininda bu soykirim yüksek
sesle konusulmaya baslaninca, NATO; tarihi bir firsat yakaladigini çabuk farketti. Karar
almakta gecikmeden Kararli Güç Harekâtina basladi. Böylece basta A.B.D ve
diger Avrupali NATO ülkeleri, gelistirdikleri savas teknolojisini, bizzat bir ülke
üzerinde uygulama firsatini da yakalamis oldular. Öte yandan, Irak üzerinde amansiz
saldirilarina devam eden ve Islam Ülkeleri tarafindan alçak sesle de olsa elestirilmeye
baslanan A.B.D; Müslüman Kosovada, basta Dogu Bloku ülkelerine ve diger tüm
dünya ülkelerine üstünlügünü ispatlama ve demokratik bir ülke görünümünü
perçinlestirme konularinda büyük sans yakalamis oldu.
Kosovanin Gelecegi Ne Olacak?
Simdi zihinlerde su soru var?
Acaba harekâtin sonu ne olacak? Kosova bagimsizligina kavusacak mi, yoksa dünya
haritasindan mi silinecek? Bu sorularin cevaplari henüz netlesmis degil. Ancak Kosova,
gelecekte bazi olusumlara gebedir. Balkanlarin haritasi yeniden düzenlenecektir. Nitekim
Amerikan Jeopolitikçilerinden ve RAND Lorporetion üst düzey siyaset bilimcilerinden
Graham E. Fuller; Balkanlardaki dinsel sürtüsmenin, özellikle de Islam ile
Ortodoks Hiristiyanlik arasindaki karsitligin, milliyetçi gayeler ve Eski
Yugoslavyadaki çatismanin gelismesiyle yakindan iliskili oldugu düsünülmüstür.
Bu çatisma yayilip da daha kapsamli bir balkan Savasi haline gelecek olursa, bunda
inanç çatismalari büyük ölçüde belirleyici olacak; çogunlugu Müslüman olan
Bosna, Arnavutluk ve Türkiye ile Ortodoks Sirbistan, Yunanistan ve belki Rusya karsi
karsiya gelecektir. Böyle kiyamet senaryolari gerçeklesmese bile, Balkanlarda
yasayan dokuz milyon civarinda Müslüman, komsu bir Müslüman ülke olarak
Türkiyeye sorumluluk yüklemektedir.diyerek, Balkanlardaki siyasi
gelismeleri yorumluyor.
Bugünkü gelismeler öyle gösteriyor ki, NATO, harekatinda basarili olacak. Balkanlarda
gelismesini sürdürecek ve bu arada A.B.D üstünlügünü ve gücünü, tüm dünyaya
bir kez daha onaylatacak. Kosova, Kanliova olmaktan kurtarilacak. Belki Kosova
bagimsizligina kavusacak. Ancak gelismeler, Kosova halkinin ve Islam Ülkelerinin istegi
dogrultusunda degil, harekâti düzenleyen ülkelerin arzu ettigi sekilde olacak. Bu
arada, gerçekten Fullerin dedigi gibi, Türkiyeye büyük sorumluluklar
düsmektedir. Türkiye, bu sorumlulugunu mutlaka yerine getirmelidir.
Peki uzun vadede neler olabilecek?
Sirbistanin silah ve ekonomik gücü iyice zayiflayacak. Bu nedenle, Sirbistan Rusya
Federasyonuna daha da yaklasacak ve Rusya demode olmus silahlarini uzun süre,
Sirbistana satacak. Öte yandan Kosova halki da, silahlanmak zorunda kalacak. Bati
Dünyasi da, Kosovaya silah satacak ve böylece dünya üzerinde, her an
çatisabilecek yeni bir Sicak Nokta olusacak. Peki Islam Dünyasina ne
görev düsecek? Elbette Kosovanin dar gününde sessiz kalanlar, gelecekte de pek
fazla görev üstlenemeyecekler. Sadece Kosovanin Batidan silah almasi ve
yeniden insasi için parasal yardimda bulunabilecek. Çünkü Islam Ülkelerinde cesaret
degil, para çok.
Ihsan YÖRÜKOGLU, Altinoluk dergisi - Sayi:159 - Mayis 1999
Hazirlayan: Ekrem Yolcu