afg2.gif (7609 Byte)      

Arka fonda dinlediginiz müzik Afganistan Milli Marsidir.

 

varol.gif (3820 Byte)

Giris

Bilindigi üzere Afganistan, önce komünist isgal rejimine karsi verilen bagimsizlik savasi sonra mücahit gruplari arasindaki iktidar kavgasi son olarak da Taliban'la muhalifleri arasindaki iç savas yüzünden uzun süreden beridir dünya kamuoyunun gündeminde olan bir islam ülkesidir. Biz de bu sayimizda Afganistan'i genel yönleriyle ve birtakim özet bilgilerle tanitmaya çalisacagiz.

Afganistan Hakkinda Genel

Resmi adi: Afganistan islâm Cumhuriyeti

Baskenti: Kâbil (Nüfusu: 1.500.000)

Yüzölçümü: 652.225 km2.

Nüfusu: 27.000.000 (1999 tahmini)

Nüfus artisi: % 5 (iç savasta nüfus çok artmamistir.)

afg1.gif (8180 Byte)

Etnik yapi: Nüfusun % 42'sini Afganlar, % 24'ünü Tacikler, % 12.5'ini Türkler, % 8'ini Mogolca konusan Hazaralar, % 4.2'sini Farisiler (iranlilar), % 3.4'ünü Aymaklar, % 1.7'sini Beluciler, kalanini da Pasayiler, Kizilbaslar, Nuristanlilar, Brahuiler, Hintliler, Ariler ve bunlarin disinda kalan küçük etnik unsurlar olusturur. Afganlarin kuzeydeki kabilelerine Pehtun, güneydekilere Pestun denir.

Dil: Resmi dil Pestuca ve Tacikçedir. Nüfusun yaridan çogu Pestuca, dörtte bire yakin bir kismi da Tacikçe konusur. Bunun yani sira azinliklarin dilleri de konusulmaktadir. Özbekçe, Türkmence, Belucice, Pasice ve Nuristanice milli dil olarak kabul edilmistir.

     afg8.jpg (9045 Byte)           afg4.jpg (10158 Byte)

Din: Afganistan'in resmi dini islâm ve halkin % 99'u Müslümandir. Müslümanlarin yani sira az sayida hindu, sih ve yahudi yasamaktadir. Müslümanlarin büyük çogunlugu sünni hanefidir. Ayrica % 9 oraninda Caferiye siasi ve % 2 oraninda ismailiyye siasi mevcuttur.

Cografi durumu: Bir Ön Asya ülkesi olan Afganistan, kuzeyden Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, kuzeydogudan Çin, dogu ve güneyden Pakistan, batidan iran'la çevrilidir. En yüksek yeri Tinç Mir (7699 m.)'dir. En önemli akarsuyu Hilmend'dir. Yine Amuderya, Kokça, Kunduz ve Kâbil adli akarsulari bulunmaktadir. Bunlarin disinda küçüklü büyüklü çok sayida akarsuyu mevcuttur. Topraklarinin önemli bir kismi dagliktir. Kuzey dogusunu Hindukus daglari kaplar. Ayrica güneyde Süleyman, kuzeyde Bendi Türkistan daglari mevcuttur. Güney bati bölgeleri genis çöllerle kaplidir ve buralarda çöl iklimi hâkimdir. Topraklarinin % 12'si tarim alani, % 46'si otlak, % 3'ü ormanlik, kalani daglik ve bozkirdir. Ülke genelinde sert bir bozkir iklimi hâkimdir.

Yönetim sekli: Ülkede henüz iç baris saglanamadigindan yönetimde de belli bir düzen oturtulamamistir. Ancak ülkenin önemli bir kismina Taliban hakimdir.

afg5.jpg (9514 Byte)                afg6.jpg (6436 Byte)

Tarihi: islâm, Afganistan'a Hz. Osman (r.a.) veya Muaviye (r.a.)'in Basra valisi Abdurrahman ibnu Semure'nin bu ülkeye gönderilmesiyle ulasmistir. Afgan halkinin islâm'la tanismasindan sonra bu din onlarin arasinda hizla yayilmaya basladi. Daha sonra ülke kabile baskanlarinca yönetildi. 9. yüzyilin ikinci yarisinda büyük bir kismi Sâmâniler'in eline geçen Afganistan'da daha sonra Gazneli Devleti kuruldu. Gazneliler'in ardindan Selçuklular'in hâkimiyetine girdi. Sonra sirasiyla Gurlular'in, Harezmsahlar'in, Mogollar'in, Bâbürlülerin, Abdâliler'in, Safeviler'in ve daha baska küçük hanliklarin hâkimiyetinde kaldi. Bunlarin bazilari bugünkü Afganistan topraklarinin sadece bir kismina hâkim olabildiler.

Afgan kabilelerini birlestirerek ilk milli Afgan devletini kuran kisi Ahmed $ah Durrani'dir. Ahmed $ah Durrani, o zaman Afganistan'i elinde tutan iran sahi Nâdir'in 1747'de öldürülmesinden sonra Kandehar'i ele geçirdi ve zamanla hâkimiyet sinirlarini genisletti.

1839'da ingilizler Sihlerle isbirligi yaparak Afganistan'i isgal ettiler. Ancak o zamanki Afgan hükümdari Dost Muhammed, ingilizleri ülkeden çikardi. Bununla birlikte ingiliz isgali ülkedeki birligin bozulmasina ve daginikliga yol açti. Bunu sonraki yillarda iç karisikliklar izledi. ingilizler Ruslarla isbirligi yaparak 1878'de ülkeyi ikinci kez isgal ettiler. Bu isgal 1880'de sona erdi. Bu tarihte Abdurrahman Han, Afgan tahtina geçti. Abdurrahman Han sagliginin bozulmasi sebebiyle tahtini 1901'de oglu Habibullah'a birakti. Habibullah'in 19 $ubat 1919'da öldürülmesi üzerine yerine yenilik yanlisi oglu Emanullah geçti. Emanullah Han'in Ruslara yaklasmasi ingilizlerle arasinda savas çikmasina yol açti ve bu savas 8 Agustos 1919'da Ravalpindi Anlasmasi'yla sona erdirildi. Emanullah Han'in reformlari ülkede isyanlara yol açti ve bu isyanlar onu ülkesini terk etmeye zorladi. Onun ülkesini terk ettigi sirada ülkeyi inayetullah Han yönetti. Bunun üzerine daha önce Emanullah Han'in Fransa'ya sürgün ettigi eski ordu kumandani Nadir Han, Afganistan'a dönerek isyani bastirdi ve ülkede yeniden birlik sagladi. Bu basarisiyla halkin destegini kazanan Nadir Han, 16 Ekim 1929'da Afganistan tahtina geçirildi. Nadir Han, halkin karsi çiktigi reformlardan uzak kalarak islâm alimlerine da danismak suretiyle ülkede islâmi bir düzen kurmaya çalisti. Onun 31 Ekim 1931'de yürürlüge koydugu anayasa bazi küçük ilavelerle 1964'e kadar yürürlükte kalmistir. Nadir $ah 1933 Kasim'inda öldürülünce yerine oglu Zahir $ah geçti. Zahir $ah, 1947'de kurulan ve kendisi için bir tehlike olarak gördügü Pakistan'in ingilizlerce desteklenmesi üzerine Sovyetler Birligi'ne yaklasti. Sovyet yönetimi bunu çok iyi degerlendirerek Afganistan ordusu içinde kendine taraftar yetistirdi. Bundan rahatsiz olan Zahir $ah, Sovyet nüfuzunun daha fazla yayilmasini önlemek amaciyla basbakani Davud Han'i görevden aldi. Ancak Davud Han, 1973'te Sovyetler'in destegiyle bir darbe yaparak Zahir $ah'i tahttan indirdi. Sovyetler hemen yetistirmis olduklari adamlarini Afganistan'in önemli kilit noktalarina getirmeye basladilar. Bundan rahatsiz olan Davud Han bazi marksistleri tutuklatti. Bunun üzerine ordudaki marksist subaylar 1978 Nisan'inda Davud Han'a karsi bir darbe gerçeklestirerek onu öldürdüler ve yerine hapse attigi marksist lider Nur Muhammed Teraki'yi geçirdiler. Teraki, sert bir marksist politika izlemeye basladi. Bu durum ülkede silahli isyanlara yol açti. Teraki'nin politikasina karsi çikan Hafizullah Emin, Eylül 1979'da bir darbe gerçeklestirerek onu öldürdü. Sovyet yönetimi istemedikleri kisi olan Hafizullah Emin'i görevden almak ve ülkede hâkim kilinmaya çalisilan komünist rejime karsi baslamis olan isyanlari bastirmak amaciyla 27 Aralik 1979'da Afganistan'a dogrudan askeri müdahalede bulundu. Sovyet güçleri müdahaleden sonra Hafizullah Emin'i görevden alarak yerine Babrak Karmal'i geçirdiler. Ancak onlarin müdahaleleri isyanlari bastirmaya yetmedi. Aksine islâm'in cihad ruhuyla her tarafa yayilan halk direnisi daha da siddetlendi. Sovyet isgalinden sonra ülkedeki direnis bir iç savasa dönüstü. Sovyet yönetimi islâmi direnis karsisinda basarisiz kalan Babrak Karmal'i 1987'de görevden alarak yerine Muhammed Necibullah'i geçirdi. Sovyetler'in dagilmasiyla birlikte arkasindaki destegi tamamen kaybeden Necibullah, mücahidlerin karsisinda daha fazla dayanamayacagini anlayinca çareyi, Kabil'de mücahidlerle görüsmelerde bulunabilecek bir yönetim olusturup kaçmakta buldu. Necibullah'in kaçmasindan sonra mücahitlerin Kabil'e girmeleri ve hakimiyeti ele almalari fazla zaman almadi. Bu gelismelerin ardindan 28 Nisan 1992 tarihinde Sibgatullah Müceddidi'nin baskanligindaki Geçici Konsey yönetimi devraldi. Geçici Konsey'de basbakanliga da Hizbi islami'nin ileri gelenlerinden Abdussabur Ferid getirildi.

Ancak Afganistan'da islâmi bir yönetimin isbasina gelmesinden dolayi endiseye kapilan Bati basini derhal devreye girerek mücahitler arasinda geçmiste ortaya çikmis bazi ihtilaflari kullanmaya basladi. Öte yandan Hizbi islâmi'ye bagli birliklerin Kabil'i sikistirdigi bir sirada Cemiyeti islâmi'nin önde gelen komutanlarindan Ahmedsah Mes'ud'un Kâbil yönetimiyle anlasarak bazi sartlarla sehri tek tarafli teslim almasi geçmisteki ihtilaflarin daha da köklesmesine yol açti. Çünkü Hizbi islâmi lideri Hikmetyar, Kabil yönetiminin sartsiz olarak teslim olmasini istiyordu. Daha sonra Geçici Konsey'in yapisi ve bu konseyden yönetimi devralacak hükümetin nasil belirlenecegi konusu üzerinde de ihtilaflar çikti. Hikmetyar, Kabil yönetiminin önce Cemiyeti islami, Hizbi islami ve ittihadi islami gibi Kabil çevresinde faaliyet gösteren mücahit birliklerinin komutanlarindan olusturulacak bir konseye devredilmesini ve ardindan kisa sürede seçime gidilmesini istiyordu. Diger mücahit gruplari ise seçim için sartlarin elverisli olmadigini ileri sürerek buna yanasmadilar. Bu ve benzeri ihtilaflar mücahit gruplari arasinda silahli çatismalara yol açti.

Geçici Konsey'in baskani ve kurulan Afganistan islâm Cumhuriyeti'nin geçici cumhurbaskani Sibgatullah Müceddidi, belirlenen sürenin bitiminde 28 Haziran 1992'de görevi Cemiyeti islami'nin lideri Burhaneddin Rabbani'ye devretti. Rabbani'nin cumhurbaskanligi devralmasindan sonra muhalif mücahit gruplari arasinda da bir ateskes anlasmasi imzalandi. Ancak bir süre sonra çatismalar yeniden basladi. Hizbi islami'nin tutumu dolayisiyla cumhurbaskani Rabbani de Hizbi islami'nin ileri gelenlerinden olan basbakan Abdussabur Ferid'i görevden aldi. Bu olaylardan sonra çatismalar daha da siddetlendi. Çesitli araciliklar sonunda saglanan ateskesler ve genis çapli bir anlasma sonunda Hizbi islâmi lideri Hikmetyar'in basbakanliga getirilmesiyle belli dönemlerde silahli çatismalar durduysa da kesin bir anlasma saglanamadi. Hikmetyar daha sonra can güvenligi olmadigi gerekçesiyle Kâbil'den ayrildi.

iste bu ihtilaflarin ve kavgalarin devam ettigi bir sirada Taliban hareketi ortaya çikti. ilk çikisinda gündeme getirdigi gayesi "kardes kani dökülmesinin önüne geçerek yasanan iç krize son vermek"ti. Ancak çok geçmeden kendisi de çatismada bir "taraf" niteligi kazandi. Dolayisiyla o da kardes kani akitan bir grup haline geldi.

Taliban hareketi ilk çiktiginda çok fazla dikkat çekmemisti. Ancak kisa zamanda genis bir alan üzerinde etkili olunca ve Rus isgaline karsi yürütülen mücadelenin basindan beri varligini hissettiren bazi hareketler karsisinda üstünlük saglayinca dikkatleri üzerine çekti. Hareketin bu basarisiyla birlikte hakkinda degisik iddialar da basin yayin organlarina yansimaya basladi.

Tâliban, ortaya çikisindan yaklasik iki yil sonra 27 Eylül 1996'da Kâbil'i ele geçirmeyi basardi. Tâliban'in hizli ilerleyisinde ve basarisinda ABD ve Pakistan desteginin rolünü göz önüne almak gerekir. Hatta bazi yorumcular bu gelismeye: "Amerika'nin radikal islâmciliga gelenekçi islâm anlayisini kullanarak darbe vurmasi" olarak bakiyorlardi. Ancak zamanla Taliban'la Amerika'nin arasinda da degisik pürüzler ortaya çikti.

Bugün Afganistan gerçegi her yönden çetrefil bir durum arz etmektedir. Temennimiz bu çetrefilligin son bularak Müslüman Afganistan halkinin özledigi islami düzene, istikrara ve huzura kavusmasidir.

islami Hareket: Afgan halki islâmi kimligini korumaya oldukça özen göstermis bir halktir. Emanullah Han'in reformlarina sert tepki göstermesi de bu yüzdendi.

Afganistan'da islâm'i devlete hâkim kilmayi amaçlayan örgütlü çalismalar ilk önce Kâbil Üniversitesi'nde basladi. Afganistan islâmi hareketi Müslüman Kardesler hareketinden büyük ölçüde etkilenmistir. Müslüman Kardesler'in düsüncesini bu ülkeye tasiyan da Misir'da egitim gördükten sonra Kâbil'de $eriat Fakültesi dekanligi yapan Prof. Gulam Muhammed Niyazi olmustur. Daha sonra aralarinda Prof. Burhaneddin Rabbani ve Sibgatullah Müceddidi'nin de bulundugu bir grup ögretim görevlisi cemiyet kurarak islâmi faaliyetleri hizlandirdilar. Davud Han'in ülkede komünist düsünceyi yayma çabalarina karsi islâmi kimlik sahibi ögrenciler ve aydin kesim de sistemli bir çalisma içine girdiler. Sovyetler'in askeri müdahalesinden önce Sovyet yanlisi yönetimle mücadele etmek için Müslüman halkin bir kismini bünyesinde toplayan ilk mücahit gruplari Gulbeddin Hikmetyar'in liderligindeki Hizbi islâmi'yle Prof. Burhaneddin Rabbani'nin liderligindeki Cemiyeti islâmi'dir. Hizbi islâmi daha çok gençler ve üniversiteli kesim üzerinde etkili olmustu. Bu iki örgüt Sovyet isgalinden sonra da cihadin basini çeken örgütler olmustur. Her iki örgüt de cihad esnasinda disiplinli ve askeri düzene göre hareket eden birlikler olusturdu.

Sovyet isgalinden sonra cihad için halki örgütlendiren daha baska gruplar da ortaya çikti. Bunlar: Abdurabbiresul Seyyaf liderligindeki ittihadi islâmi, Mevlevi Yunus Halis liderligindeki Hizbi islâmiyi Halis, Mevlevi Muhammed Nebi liderligindeki Hareketi inkilabi islâmi, Seyyid Ahmed Geylani liderligindeki Mehazi Milli islâmi, Sibgatullah Müceddidi liderligindeki Cepheyi Necâti Milli'dir. $ii halki örgütlemek için kurulmus olan mücahit gruplari da sunlardir: Hareketi islâmi, Sazmani Nasr, Pasdarani Cihadi islâmi. Bunlar iran'in destekledigi sii hareketleridir. Ayrica iran tarafindan tasvib edilmeyen $urayi inkilabi ittifaki islâmi ve Afganistan Mustaz'af Mücahitler Örgütü adli sii örgütleri kurulmustur. Bunlarin disinda da bazi küçük mücahit gruplari kuruldu. Afganistan'daki islâmi harekette ve dini hayatta tasavvufun da önemli etkinligi vardir. En yaygin tarikatlar Kübreviyye, Kadiriyye, Sühreverdiyye, $uttariyye, Çistiye ve Naksibendiyyedir.

Ekonomi: Afganistan bir tarim ve hayvancilik ülkesidir. Tarim ve hayvanciliktan elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 53'tür. Çalisan nüfusun % 61'i tarim alaninda is görmektedir. Ülkenin önemli bir kismi daglik olmasina ragmen irmaklardan en yüksek derecede yararlanilmaya çalisilmakta ve böylece sulu tarima agirlik verilmektedir. Bununla birlikte ekilebilen arazinin sadece yarisi sulanmaktadir. Afganistan'in demir, çinko, kursun, petrol, berilyum ve yakut gibi yeralti kaynaklarina sahip oldugu bilinmekte ancak nakil zorlugundan dolayi yeterince isletilememektedir. Hindukus daglarinin kuzey yamaçlarinda kömür üretimi yapilmaktadir. Kuzey Afganistan'da dogal gaz üretilmektedir.

afg7.jpg (7342 Byte)            afg3.jpg (9367 Byte)    

Kisi basina düsen milli gelir: 220 dolar.

 

Kaynak: Vahdet Dergisi

Hazirlayan: Ekrem Yolcu

 

home-5.gif (38924 Byte)